Türk sivil toplum kuruluşu temsilcileri konferansın açılış konuşmaları, paneli ve yuvarlak masa toplantısında da hiçbir Türk STK temsilcisinin olmamasını eleştirdi.
Avrupa Birliği’nin (AB) her yıl düzenlediği “Suriye ve Bölgenin Geleceğine Destek Konferansı”na bölgeden yaklaşık 700 sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Açılış konuşmalarını yapan Avrupa Birliği Kriz Yönetimi Direktörü Janez Lenarcic ile Avrupa Birliği Güney ve Türkiye Genişleme Direktörü Francisco Joaquin Gaztelu Mezquiriz’nin Suriye krizinin başlangıcından beri bölge ülkelerine 33 milyar Euro destek sağladığını hatırlatıp; temel hedefin mültecilere ev sahibi olan Türkiye, Ürdün ve Lübnan’da sosyal, sağlık ve eğitim problemlerini aşarak entegrasyonu sağlamak olduğunu belirttiler.
Gerek açılış konuşmaları ve panel; gerek ise yuvarlak masa toplantısında hiçbir Türk devlet veya sivil toplum kuruluşu temsilcisinin olmaması Türk STK’ları arasında tepkilere yol açtı.
Uluslararası Mavi Hilal Vakfı Başkan Vekili Muzaffer Baca söz alarak bu duruma dikkat çekti ve AB temsilcilerine bunun nedenini sorması üzerine Mezquiriz, Türkiye’nin çabalarına kısa da olsa değinmek zorunda kaldı.
Yuvarlak masa toplantıları boyunca Türkiye, dünyada en çok mülteci barındırmasına ve yoğun çabalarına rağmen eleştirilerden kurtulamadı. Özellikle Zeytin Dalı gibi Türkiye merkezli Suriyeli mülteciler tarafından kurulan derneklerin temsilcileri hükümetin yeni göç uygulamalarını ağır bir dille eleştirdiler.
Zeytin Dalı Derneği’nin Suriyeliler Araf’ta raporundaki veriler yuvarlak masa toplantısında paylaşıldı ve Suriyelilerin iller arası izinsiz seyahat edememeleri ve sınırdışı şartları şikayet edildi.
ASAM Temsilcisi İbrahim Kavlak da müdahalede bulunarak Avrupa Birliği’nin Suriye krizinin çözümü ve mültecilerin durumu hakkında yeterli çaba harcayıp harcamadığını sorması üzerine bazı konuşmacılar kendisine katıldı ve Brüksel’in sadece lafta kaldığını itiraf ettiler
Kısacası konferans Avrupa Birliği’ne eleştirilerden kaçınılan, yardımların koşulsuz yerel STK’lara da direkt verilmesinin istendiği bir (körler sağırlar birbirini ağırlar) monoloğundan öteye gidemedi.